Türkiye’deki 31 Mart yerel seçimlerinde muhalefetin zaferi gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisinin uğradığı hezimet de Alman basınında kapsamlı yorumlara neden oldu.
31 Mart yerel seçimlerinde ana muhalefet partisi CHP’nin ülke çapında kazandığı zafer ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile partisi AKP’nin büyük kan kaybı Alman basınında geniş yankı uyandırdı. Düsseldorf kentinde yayımlanan Handelsblatt gazetesi, Erdoğan’ın doruk noktasını geride bıraktığı yorumunda bulunuyor:
“Pazar günkü seçimlerden çıkarılacak en önemli ders, Erdoğan’ın yenilebilir olduğudur. Ve bunun hem Erdoğan’ın kendisi hem de muhalefet, ülke ve tüm bölge açısından sonuçları olacak. Erdoğan geçmişte sadece kendisinin kalkınma getireceğini, sadece kendisinin siyasi krizleri çözebileceğini ve önceki tüm seçimleri kazandığını söyleyerek seçmeni ikna edebiliyordu. Bu artık geçerli değil. Erdoğan doruk noktasını geride bıraktı. Güçlü faiz artırımlarına rağmen yüksek enflasyonu düşüremedi. Toplumun büyük bölümünün Filistin yanlısı olduğu ülkede Ortadoğu sorununda nüfuz gösteremedi. Ve elindeki tüm güce rağmen muhalefeti sindiremedi.”
Halle kentinde yayımlanan Mitteldeutsche Zeitung, Erdoğan’ın bundan sonraki adımını değerlendirdiği yorumunda şu satırlara yer veriyor: “AKP İstanbul’da kazansaydı bu Erdoğan’ın zaferi olurdu, şimdi ise Erdoğan’ın yenilgisi. Bunun nedeni sadece Erdoğan’ın yıllardır ucuz para politikasıyla bizzat neden olduğu ekonomik kriz değil. Tahakküme, devlet ve toplumda sinsice ilerleyen İslamcılaşmaya isyan eden kentli gençlerin sayısı giderek artıyor. Erdoğan şimdi özeleştiri yapacaklarını açıkladı. Şimdiye dek pek çok kez siyaseten öldüğü söylendi ama yeniden toparlanmayı başardı. Son seçimlerden ne sonuçlar çıkaracağını beklemek gerek. Hukuk devleti değerlerini benimsemesi pek olası değil. Kendisine bir dönem daha cumhurbaşkanı olma imkanı ve daha da fazla güç katacak bir anayasa reformu planına hız vermesi daha olası görünüyor.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung, seçim sonuçlarının Erdoğan’ın şimdiye kadar aldığı en büyük yenilgi olduğuna ve partisinin ilk kez seçimlerden ikinci olarak çıktığına işaret ediyor: “Erdoğan’ın belirlediği adaylar o kadar solgundu ki, yerel seçimlerdeki zayıf sonucun sorumluluğunu onların üstüne atmaya bile çalışmadı. Yönetiminde geçen bunca yılın ardından parti, personel açısından bir deri bir kemik kalmış durumda. Ülkedeki güç dengeleri açısından şimdilik değişen pek bir şey olmadı. Merkeziyetçi Türkiye’de belediye başkanlarının önemli bir hareket alanı yok. Değişen şey, ülkedeki hava. Ve bu çok önemli. Uzun süredir ilk kez başka bir Türkiye mümkün görünüyor. Otokrasiye doğru durdurulamaz şekilde kayan bir ülke görünümü yok artık.”
Chemnitz kentinde yayımlanan Freie Presse gazetesinin yorumunda ise şu satırlar yer alıyor: “Türkiye Cumhurbaşkanı şimdi yeniden taraftarlarının dikkatini saldırgan milliyetçi dış politikayla dağıtmaya çalışacaktır. Daha seçim öncesinde, yaz aylarında Irak ve Suriye’deki Kürt terör örgütü PKK’ya karşı yeni askeri operasyonlar başlatılacağını açıkladı. Ancak Erdoğan Batı ile yakınlaşma politikasını sürdürecektir. Çünkü yatırımcılara ve Avrupa ve ABD ile iyi ilişkilere ihtiyacı var. Örneğin AB ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gibi konularda. Erdoğan yıllardır, kendi iktidarı altında tek başına şekillendirmek istediği bir ‘Yeni Türkiye’ propagandası yapıyor. Şimdi ise gerçekten de ‘yeni’ bir Türkiye ortaya çıkıyor. Ama bu yeni Türkiye Erdoğan’ın tahayyül ettiği gibi görünmüyor.”
Stuttgarter Zeitung’un yorumu ise şöyle: “Tam 30 yıl önce İstanbul belediye seçimleri Türkiye’de yeni bir dönem başlatmış, Recep Tayyip Erdoğan siyaset sahnesine çıkmıştı. Şimdi ise İstanbul seçimleri Erdoğan’ın uzun kariyerinin sonunu başlatıyor. Cumhurbaşkanı ülke genelindeki yerel seçimlerde hezimete uğradı. Her ne kadar yerel seçimlerde cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerine göre farklı kurallar geçerli olsa da. AKP’nin sadık seçmenleri, Ankara’da bir iktidar değişikliğini savunmasalar da cumhurbaşkanlarına bir uyarı göndermiş oldu. Ancak muhalefetin zaferinin boyutu, bir şeylerin sarsıldığına ve Erdoğan’ın muhtemelen artık durduramayacağı bir yola girildiğine işaret ediyor.”