Google’ın BBC 100 Kadın ile paylaştığı verilere göre “iklim kaygısı” ile ilgili çevrimiçi aramalar bu yıl keskin bir yükselişe geçti.
Bu alandaki bilimsel çalışmalara göre kadınlar iklim kaygısından erkeklere göre daha fazla etkileniyor.
Dünya çapında orman yangınları, seller ve kuraklıklardaki artış iklim krizinin gözle görülür etkileri arasında.
Daha az görünür kısmıysa iklim krizinin insan zihnindeki etkisi.
İklim değişikliğinin etkileriyle ilgili hissedilen sıkıntı olarak tanımlanan iklim kaygısının küresel olarak özellikle çocuklar ve gençlerde görüldüğü biliniyor.
Google Trendler’den elde edilen verilere göre “iklim kaygısı” ile ilgili arama sorguları dramatik bir biçimde yükseldi.
Google’da 2023’ün ilk on ayında İngilizce yapılan “iklim kaygısı” ile ilgili arama sorguları 2017’nin aynı dönemine göre 27 kat yükseldi.
Aynı dönemde iklim kaygısına ilişkin aramalar farklı dillerde de yükselişe geçti.
Portekizce yapılan aramalar 73 katına çıktı
Çince yapılan aramalar 8,5 katına çıktı.
Arapça yapılan aramalar beşte bir oranında arttı.
Bunlar iklim kaygısıyla ilgili aramaların en fazla yapıldığı diller değil, BBC’nin Google’dan incelemesini istediği bazı diller.
Aramalar, iklim kaygısı konusunda daha fazla farkındalığa sahip olanlar veya Google’ı en sık kullananlar arasında daha yüksek olabilir.
Google Trendler verileri, sıklıkla aynı aynı anlamda kullanılan ancak biraz farklı anlamlara sahip olan “iklim kaygısı” ve “eko-kaygı” terimleriyle ilgili arama sorgularını birleştiriyor.
California tarihinin en kötü yangınlarının büyük bir kısmı son 10 yılda gerçekleşti
İklim kaygısı özellikle iklim değişikliğiyle ilgili farkındalıkla ilişkilendiriliyor.
Eko-anksiyete ise daha çok, kirlilik ve biyoçeşitlilik kaybı gibi çevresel sağlığa ilişkin tehditlerin farkındalığıyla hissedilen genel anksiyeteye deniyor.
Google Trendleri toplam arama miktarını değil, bir örneklem üzerinden dünyadaki arama trendlerini inceliyor.
“Arama ilgi alanı” adlı ölçüt, bir aramanın zaman içindeki popülerliğini gösteriyor.
Son beş yılda iklim kaygısıyla ilgili aramaların büyük kısmı kuzey ülkelerinde yapıldı.
Bu aramaların yüzde 40’ı Finlandiya, İsveç, Danimarka ve Norveç’ten geldi.
Google, verilerinin ülke nüfuslarına kıyasla elden geçirildiğini, bu sayede ülkeler arasındaki nüfus farkının etkisinin sıfırlandığını söylüyor.
Bazı küçük ülkelerin çok daha kalabalık ülkelerin önüne geçmiş olmasının nedeni bu.
Küresel Güney’de yer alan Şili, Filipinler ve Güney Afrika gibi ülkelerse bu alanda kişi başına daha az arama yaptı.
Çok az arama yapılan ülkeler ise analize dahil edilmedi.
Google son 12 ayda gezegenin geleceği ve çevreye dair aramalarda da artış yaşandığını söylüyor.
Bir şirket sözcüsü “Aramaları incelediğimizde insanların hem anlamaya çalıştığını hem de eyleme geçmek istediğini görüyoruz” diyor ve ekliyor:
“Örneğin ‘iklim krizi nasıl çözülür’ araması son iki yılda iklim değişikliği hakkında dünya genelinde en çok artış gösterenlerden biri.”
Google verilerine göre son 12 ayda
- İklim değişikliğinin geleceği hakkındaki aramalar yüzde 120,
- İklim değişikliğine uyum sağlama hakkındaki aramalar yüzde 120,
- Sürdürülebilirlik hakkındaki aramalar yüzde 40,
- Sera gazı salımı hakkındaki aramalar ise yüzde 120 artış gösterdi.
Farklı dillerden örnek vermek gerekirse, İspanyolca “İklim değişikliğinin riskleri nelerdir?” aramasında yüzde 150 artış görüldü.
Kadınlar daha fazla kaygı hissediyor
Google bu aramalara dair cinsiyet verisini paylaşmasa da bu alanda yapılan çalışmalar, kadınların iklim kaygısını erkeklere kıyasla daha çok yaşadığını gösteriyor.
Bu yıl Sustainability (Sürdürülebilirlik) adlı akademik dergide yayımlanan bir araştırmaya göre dünya genelinde kadınlar iklim değişikliği konusunda daha fazla kaygı ve olumsuz hisler yaşıyor.
Erkek katılımcılarınsa daha iyimser olduğu ve hükümetlerine daha fazla güvendiği görülüyor.
Araştırma 2021 yılında 10 ülkeden 16-25 yaş arası 10 bin kişiyle çevrimiçi anket şeklinde yapılmıştı.
2019’da 44 binden fazla katılımcıyla düzenlenen Avrupa Sosyal Anketi’nde de kadınların iklim değişikliği konusunda daha fazla kaygı duyduğu görülmüştü.
Sustainability dergisinde yayımlanan araştırmanın yazarlarından Prof. Susan Clayton bunun bir ölçüde, kadınların duydukları endişeleri dile getirme konusunda erkeklerden daha açık olmasından kaynaklandığını söylüyor:
“Kadınlar kendi duygusal tepkilerini kabullenmekte daha istekli. Erkeklere kıyasla duyguları hakkında daha fazla düşünüyorlar ve konuşuyorlar.”
Öte yandan kadınların iklim değişikliği hakkında erkeklerden daha fazla endişelenebileceğini, bunun nedeninin de iklim değişikliğinden erkeklere kıyasla daha fazla etkilenmeleri olabileceğini aktarıyor:
“Aşırı hava olaylarından sonra ev içi şiddette artış görülüyor.
“İklim değişikliği nedeniyle insanlar göç etmek zorunda kaldıklarında da kadınlar cinsel şiddet ve seks ticaretine maruz kalabiliyor.
“Kadınlar iklim değişikliğinden fiziksel olarak da etkileniyor. Yüksek sıcaklıklar ve hava kirliliği hamileliği etkileyebiliyor.
“Hamile kadınlar aşırı hava olaylarından kaçmakta da zorlanıyor.”
Bu konuda yürütülen az sayıda araştırma, iklim değişikliği kaynaklı felaketlerde hayatını kaybedenler içinde kadınların oranının daha fazla olabileceğine işaret ediyor.
Kadınların ölüm riski daha fazla olabilir
Örneğin Bangladeş’te 1983-2009 arası gerçekleşen siklonları inceleyen bir araştırma, kadınların ölüm riskinin daha fazla olabileceğini gösterdi.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) büyük ihtimalle insan kaynaklı faaliyetlerin bazı siklonların gücünü artırdığını belirtiyor.
Prof. Clayton, cinsiyet eşitsizliği nedeniyle bazı yoksul ülkelerde kadınların iklim değişikliği kaynaklı olayların ardından bilgiye erişimde erkeklerle aynı imkana sahip olmayabileceğini söylüyor.
Prof. Clayton, iklim değişikliğinin dolaylı ve uzun vadeli etkilerinin de kadınların ve kızların durumunu etkilediğini anlatıyor:
“Bazı araştırmalar, ailelerin iklim değişikliğiyle ilişkili ekonomik sorunlarla karşılaşması durumunda kızların daha erken yaşta evlendiğini buldu.
“Örneğin ailenin tarımsal üretimi kuraklık veya selden etkilenebiliyor.
“Bu durumda aileler kızlarını beslemek zorunda kalmamak için onları evlendirebiliyor.”
IPCC 2022’de iklim değişikliğinin akıl sağlığına etkisini ilk defa araştırdı.
Bu yıl Dubai’de düzenlenecek COP 28’de de akıl sağlığıyla ilgili bazı tartışmalar yürütülecek.
İklim değişikliğinin fiziksel etkileri artarken, akıl sağlığına etkileri de daha fazla ilgi çekmeye başlıyor.